ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






HZ. ALİ'NİN ŞAHİTLİĞİ VE HZ. EBU BEKİR

Tahireliği ve doğruluğu ayetle sabit olan Hz. Fâtımâ'nın iddiası-
nı ve yine doğruluğuna Allah'ın kefil olduğu Hz. Ali'nin şahitliğini
kabul etmeyen Hz. Ebu Bekir'in, diğer bazı meselelerde şahit iste-
meden hareket ettiğini görüyoruz.

Ala-i Hazremi tarafından Medine'ye bir miktar mal getirildiğin-
de, Ebu Bekir halka şöyle bir duyuru yaptı:

"Kimin Peygamber'den (s.a.v.) bir talebi varsa, ya da Hazret ona
bir söz vermişse, gelip alsın."

Câbir de bu kimselerdendi. O Ebu Bekir'in yanına gidip, şöyle
dedi: "Peygamber (s.a.v.) bana şu kadar dirhem yardım yapmak
için söz vermişti."




FEDEK MİRAS MIDIR? / 1

Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fâtımâ'nın savunmaları karşısında yetersiz
kalmalarına rağmen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Fedek'i Fâtımâ'ya
vermemekte kararlı idi.

Getirdiği şahitleri kabul etmemişler, Fedek'in bağış olduğuna
ikna olmamışlardı.

Bu sefer Hz. Fâtımâ (a.s.) ikinci bir adım atarak, Fedek'in
Resulüllah'tan (a.s.) kalan bir miras olduğu savunmasını yaptı.

Haşimoğulları'nın kadınlarını, hizmetçilerini ve akrabalarını
yanına alarak Mescid-i Nebevî'ye geldi. Ebu Bekir sahabeler ile
oturmakta idi.




FEDEK MİRAS MIDIR? / 2

Sonra Allah, şefkatinin ve kendisine özgü kılmanın, seçiminin
bir göstergesi olarak onun ruhunu kabzetti. Onu tercih ettiğini, ya-
nına almayı arzuladığını gösterdi. Muhammed (s.a.v.) şu dünyanın
sıkıntılarından rahat etmiştir; seçkin melekler tarafından kuşatıl-
mış, gafur/bağışlayıcı olan Rabbin hoşnutluğu onu sarmış ve muk-
tedir sultan, Ulu Allah'ın civarına yerleşmiştir. Allah'ın peygam-
ber, vahyinin emini, mahlûkatın içinde en hayırlısı ve en seçkini
babam Muhammed'e (s.a.v.) salât olsun. Allah'ın selamı, rahmeti
ve bereketi onun üzerine olsun.

Sonra Hz. Fâtımâ (a.s.) orada bulunan dinleyicilere döndü ve
şöyle dedi:




FEDEK MİRAS MIDIR? / 3

Derken, gece sabahından ayrıldı, hak en yalın şekliyle ortaya
çıktı. Dinin lideri konuşunca, şeytanın şakşakçılarının dili tutuldu.
Münafıklığın hasis temsilcisi helak ile burun buruna geldi (nifakın
tacı yere düştü).

Küfrün ve hak karşıtlığının düğümleri çözüldü. Karınları (oruç-
tan) aç, yüzleri ak toplulukla birlikte ihlâs kelimesini söylemeye
başladınız.

Bundan önce siz bir ateş çukurunun tam kenarında duruyordu-
nuz. Kolayca içilen bir yudumluk su kadar önemsiz ve aç insanın
bir kerede yutacağı az bir lokma gibi değersizdiniz.




HZ. FÂTIMÂ'NIN BU KONUŞMADAN SONRA HZ. ALİ'YE SÖYLEDİKLERİ

Hz. Fâtımâ (a.s.) Mescid-i Nebevi'de yaptığı konuşmadan sonra
Resulüllah'ın (s.a.v.) kabri başında ağladı, sonra evine geçti. Eve
döndüğünde Hz. Ali'yi O'nu bekler bir halde buldu. O'na şunları
söyledi:

"Ey Ebu Tâlib'in oğlu! (Ana rahmindeki) cenin gibi dizlerini
kucaklamışsın, töhmetliler gibi çömelip kalmışsın. Sen ki savaş
meydanlarında, savaş erlerini alt ederdin, şimdi ne oldu da kanatla-
rı yolunmuş bir kuş gibi sana ihanet etti. Şu Ebu Kuhafe'nin oğlu,
Babamın bağışını, oğullarımın rızkını Benden zorla alıyor. Açıkça
Bana karşı çıktı, onu Benimle konuşurken inatçı ve sert bir hasım
olarak gördüm.




ÜMMÜ SELEME DE HZ. FÂTIMÂ'NIN HAKKINI SAVUNMUŞTUR

Ümmü Seleme (a.s.) Fâtımâ'ya (a.s.) yapılanları duyunca şöyle
dedi:

"Resulüllah'ın (s.a.v.) kızı Fâtımâ (a.s.) gibi birisine mi bun-
lar söyleniyor? Allah'a yemin ederim ki, O insanlar arasında bir
cennet hurisidir. Canın nefesi gibidir. Takva sahiplerinin bağrında
yetişmiştir. Meleklerin elinde büyümüştür. Tertemiz kimselerin
kucağında yetişmiştir. En güzel bir şekilde gelişmiştir. En güzel
terbiye üzere eğitilmiştir.

Siz, Resulüllah'ın (s.a.v.) O'nu mirasından yoksun bıraktığını ve
O'na bunu bildirmediğini mi iddia ediyorsunuz? Oysa yüce Allah
şöyle buyurmuştur: "Yakın akrabalarını uyar."




HZ. FÂTIMÂ VE HZ. EBUBEKİR

Bu konuda Buhari 'Kitabu'l-Humus' adlı eserinde şöyle, rivayet
eder: "Resulüllah'ın kızı Fâtımâ (a.s.) gazaba geldi, Ebu Bekir'e
darıldı. Bu dargınlığı vefat edene kadar devam etti."1005

Yine Buhari, Kitabu'l-Meğazi'de Bab-u Gazveti Hayber'de şöy-
le yazmaktadır: "Fâtımâ (a.s.) Ebu Bekir'e darıldı ve vefat edince-
ye kadar onunla konuşmadı."1006




HZ. FÂTIMÂ'NIN GAZAPLANMASININ DİNÎ BİR GAZAPLANMA OLUP OLMADIĞI KONUSU

Sünni eserlerin birçoğunda Hz. Fâtımâ'nın (a.s.) gazaplanma-
sı hakkında, "Ebu Bekir ve Ömer'e olan gazabı dinî gazap değil-
dir, dini emirlerin aksine gerçekleşen bir iş sebebiyle gazaplan-
mıştır. Elbette her kim Fâtımâ'yı (a.s.) dinî açıdan gazaplandırır-
sa, Allah'ın ve Peygamberin (s.a.v.) gazabına uğrayacaktır. Ama
Fâtımâ'nın (a.s.) gazabı amacına ulaşamayan her duygusal insanın
gösterdiği gazap hâlidir" denilmektedir.

Ve bazı sünni âlimler, "Bir kimse halifeden bir mal ister, halife
de hak etmediği için talebini reddeder, üstelik halife o malı akraba
ve dostlarına da vermez, aksine onu bütün Müslümanlara verdiği
halde, malı isteyen o kişi için halifeye darılmış denecek olursa; bu
kişinin halife ona mal vermediği için ona darıldığı açıkça ortaya
çıkmış olur" diyorlar.




HZ. FÂTIMÂ'NIN GAZAPLANMASI KONUSUNDA AYET VE HADİSLER

Hz. Fâtımâ'nın gazaplanmasının dinî olduğunun ispatı O'nun
ahlakı hakkındaki ayet ve hadislerdir.

Resulüllah'ın (s.a.v.) O'nun incitilmemesi konusunda pek çok
hadisi mevcuttur:

"Fâtımâ Benim bir parçamdır, kalbimin meyvesidir ve ruhum-
dur; O'nu inciten Beni incitmiştir, Beni inciten Allah'ı incitmiştir;
O'nu gazaplandıran Beni gazaplanmıştır, O'na eziyet eden Bana
eziyet etmiştir."1009

"Ya Fâtımâ (a.s.)! Allah-u Teala Senin gazabın için gazab eder,
Senin hoşnutluğun için hoşnut olur."1010




HZ. EBUBEKİR FEDEK'İ HZ. FÂTIMÂ'YA VEREBİLİRDİ

Şerh-i Nehcü'l-Belağa'da Hz. Peygamber'in (s.a.v.) tüm sa-
habelerin de rızasını alarak Hz. Zeyneb'i memnun etmesi ile Hz.
Fâtımâ'nın (a.s.) gazaplanması karşılaştırılmaktadır:

"Bedir Savaşı'nda Hz. Peygamberin damadı olan Ebu'l As (Hz.
Zeyneb'in kocası) esir oldu. Müslümanlar bu savaşta yetmiş kişi ile
beraber onu da esir olarak yanlarında getirdiler.

Sonra Peygamber (s.a.v.) tarafından şöyle bir duyuru yapıldı:
"Yakınları ve akrabaları esir olmuş kimseler, bir meblağ karşılığın-
da bu yakınlarını geri alabilirler."

Ebu'l As şerefli bir insandı ve Mekke'nin tüccarlarındandı. O
cahiliye devrinde, Hz. Peygamberin (s.a.v.) kızı olan Zeyneb ile ev-
lenmişti. Fakat Ebu'l As Bi'set'ten sonra eşinin aksine İslam'a tâbi
olmadı ve Bedir Savaşı'nda Müslümanların karşısında savaşırken
onlara esir oldu.




HZ. EBUBEKİR'İN HZ. FÂTIMÂ'YA CEVABEN MESCİDDE YAPTIĞI KONUŞMA

Ebu Bekir, Hz. Fâtımâ (a.s.) mescide konuşurken, O'na karşılık
olarak son derece nazik bir tutum takınmıştır. Ancak Hz. Fâtımâ
(a.s.) konuşmasını tamamlayarak orayı terk ettiğinde, kendisine
karşı oluşan halkın galeyanını bastırmak için son derece sert ve
hakaret dolu bir konuşma yapmıştır:

"Ebu Bekir Hz. Zehra'nın konuşmasının insanlar üzerinde bı-
raktığı etkiyi görünce, Ömer'e şöyle dedi:

"Ellerin bağlansın. Beni bıraksan olmaz mı. Belki böylece rüz-
gâr diner ve yırtık da kapanmış olur! Böylesi bizim için daha isa-
betli değil mi?"

Hz. Ömer şu karşılığı verdi:

"Eğer O'na taviz verirsen, bu otoritenin zayıflaması ve emirle-
rinin ciddiye alınmaması sonucunu doğurur. Ben sadece sana acı-
yorum."




FEDEK'E NEDEN EL KONULMUŞ OLABİLİR?

Sünni imamlardan İmam-ı Rabbani, Redd-i Revafıd adlı eserin-
de Ebu Bekir'in tavrı için şunları yazmıştır:

"Hz. Fâtımâ'nın Ebu Bekir'den incinmesi, kendisine Fedek'ten
miras vermediği içindi. Bir hadis-i şerifte, 'Biz peygamberler mi-
ras bırakmayız. Bıraktıklarımız, fakirlere sadaka olur' buyurulduğu
için halife Ebu Bekir Resulüllah'ın (s.a.v.) hurmalıklarının gelirini
fakirlere dağıttı. Bu hadis-i şerife uyarak Hz. Fâtımâ'ya vermedi.
Yoksa nefsine, şeytana uyarak yapmadı. Bunun için suç olmaz.
Eğer sorulursa ki Fâtımâ (a.s.) niçin incindi? Cevabında deriz
ki, O'nun incinmesi düşünerek ve isteyerek incinmek olmayıp, in-
sanlığın zayıf tarafı, yaradılış icabı idi. Elinde olmayarak incindi.
Böyle incitilmesi ise yasak olmaz."






 1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21 
X