ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






RESULÜLLAH DÜĞÜN GECESİNİN SABAHINDA TEKRAR ZİYARETTE BULUNMUŞTUR

"Evlendiklerinin ertesi günü Resulüllah onların evlerine gitmiş,
selam verip izin aldıktan sonra içeri girmişti. Rivayetin devamında
Resulüllah (s.a.v.)'in onlara şöyle dua ettiği yer alır: Allah'ım! Bu
ikisinin dağınık işlerini bir araya getir, gönüllerine ülfet ver, onları
ve soylarını Naim cennetinin varisleri kıl, onlara tertemiz ve müba-
rek bir soy bağışla, nesline bereket ver, onları, Senin emrinle insan-
ları buyruklarına itaat etmeye hidayet eden ve Senin razı olduğuna
emredenlerden karar kıl." 217

"... sonra Ali (a.s.)'a sordu: 'Eşini nasıl buldun?' Ali (a.s.):

'Allah'a itaat hususunda en güzel yardımcıdır' dedi. Aynı soruyu
Fâtımâ (a.s.)'a sordu. Fâtımâ (a.s.) şu cevabı verdi: Hayırlı bir ko-
cadır." 218




EVLİLİK TARİHİ

Meclisî (r.a.) şöyle yazıyor: "Fâtımâ (a.s.) ve Ali (a.s.)'ın nikah
akdi Ramazan ayında okundu ve Zilhicce'nin birinde veya altısın-
da da evlenme merasimi düzenlendi."221

Ehl-i Beyt kaynaklarının ittifakı ile, Hz. Fâtımâ'nın (a.s.) Hz.
Ali (a.s.) ile evlenmesi Müslümanların Bedir savaşından zaferle
dönmelerinin hemen sonrası olarak ifade edilir.

"Hicretin 2. yılında Safer ayında Cuma günü Fâtımâ-i Zehra ile
Hz. Ali (a.s.)'ın nikahları Allah'ın emri ile kıyılmıştır. Hz. Fâtımâ-i
Zehra (a.s.) o zaman 15.5 yaşında, Hz. Ali (a.s.) ise tam 21 yaşında
idi. Yine aynı yılda düğünleri yapılmıştır."222




HZ. FÂTIMÂ'NIN EŞİ OLARAK HZ. ALİ / 1

Hz. Fâtımâ, Resulüllah (s.a.v.)'in pek çok hadisiyle sabittir ki,
dünya kadınlarının en üstünü olma şerefine mazhar olmuştur. İlahi
bir emirle evlendiği eşi Hz. Ali (a.s.) da insanlık âlemi içinde O'na
denk olan tek erkektir.

1- Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki:

"Ali olmasaydı, Fâtımâ'ya layık bir eş bulunmazdı." 226

2- Abdullah bin Abbas (r.a.) buyuruyorlar ki:

"Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ali (a.s.) ile Fâtımâ-i
Zehra (a.s.)'ın yanlarına geldikleri zaman onlar birbirleri ile konu-
şup gülüşüyorlardı. Peygamberimizi (s.a.v.) görünce konuşmayı ve
gülmeyi bıraktılar.




HZ. FÂTIMÂ'NIN EŞİ OLARAK HZ. ALİ / 2

4- Şiilerin önemli kaynağı Bihar'ül-Envar'dan:
İmam Sâdık (a.s.)'dan nakledilen bir hadiste şöyle geçer:

"Allah-u Teala Resulüne şöyle vahyetti: Fâtımâ'ya de ki: Ali'ye
itaatsizlik etme çünkü O gazaplanırsa, Ben de O'nun gazabı için
gazaplanırım."233

5- Amr b. Sa'd b. Ebi Vakkas'dan nakletmektedir:

Muaviye Sa'd'a şöyle dedi: "Niçin sen Ali'ye sövmüyorsun?"

Sa'd şöyle cevap verdi: "Ben Peygamberin (s.a.v.) Ali (a.s.)
hakkında buyurduğu üç sözünü unutamadığım sürece Ali (a.s.)'a
sövmeyeceğim. Bu sözlerden birinin dahi Benim hakkımda söy-
lenmiş olmasını, dünyanın en iyi nimetlerine sahip olmaktan daha
çok isterdim."




HZ. FÂTIMÂ'NIN EŞİ OLARAK HZ. ALİ / 3

13- Resulüllah (s.a.v.) İmam Ali'nin halkın arasındaki yerini
şöyle anlatmıştır:

"Ya Ali! Halk arasındaki misalin, Kur'an'daki "Kul hüvallahü
Ehad" (İhlas) Sûresi'ne benzer; kim onu bir defa okursa, âdeta
Kur'an'ın üçte birini okumuştur; kim onu iki defa okursa, âdeta
Kur'an'ın üçte ikisini okumuştur; kim onu üç defa okursa, âdeta
Kur'an'ın hepsini okumuştur.

Ya Ali! Sen de böylesin! Kim Seni kalbiyle severse, imanın üçte
birini elde etmiştir; kim kalbi ve diliyle Seni severse imanın üçte
ikisini elde etmiştir; kim Seni kalbi, dili ve eliyle severse imanın
hepsini elde etmiştir.

Beni hak olarak peygamber gönderen Allah'a and olsun ki, eğer
yeryüzünün ehli, gök ehli gibi Seni sevmiş olsa idi, Allah onlardan
bir kişiyi bile ateşle azap etmezdi."239




HZ. FÂTIMÂ'NIN EŞİ OLARAK HZ. ALİ / 4

O iki söz, 'Allah'tan gayri bir ma'budun olmadığına ve Benim
de O'nun elçisi olduğuma şehadet getirmektir.'

Her kim bu konuda (herkesten önce) Benim davetime icabet eder
ve bu risâleti gerçekleştirmemde Bana yardımcı olursa Benim kar-
deşim, vasim, vezirim, varisim ve Benden sonra halifem olacaktır."

O mecliste hazır bulunanlardan, on yaşında olan Hz. Ali
(a.s.)'dan başka hiç kimse cevap vermedi. Resulüllah (s.a.v.) bu
sözü üç kez tekrarladı. Her üç defasında da Hz. Ali (a.s.)'dan başka
O'nun davetini kabul eden olmadı.

Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) orada hazır olan cemaate şöyle
buyurdular: "Bu (Ali), sizin aranızda Benim kardeşim, vasim ve
halifemdir."242

19- Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

"Ali (a.s.) Kur'an iledir. Kur'an da Ali iledir. Bunlar Kevser ha-
vuzunun başında Bana gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar." 243




HZ. FÂTIMÂ'NIN HZ. ALİ İLE EVLİLİK HAYATI HZ. FÂTIMÂ EV İŞLERİ İLE BİZZAT İLGİLENİRDİ

Bu bölümde Hz. Fâtımâ'nın eşine olan hizmeti, çocuklarına olan
ilgisi ve evine bağlılığını işleyeceğiz.

Hangi kaynağa bakarsanız bakın tamamında Hz. Fâtımâ'nın
evinin işleri ile bizzat bilgisi yer alır. O devirde köle çalıştırmak,
cariye almak son derece olağan iken, bizzat Resulüllah (s.a.v.)'in
ikazları ile evin ihtiyaçları ile Hz. Fâtımâ meşgul olmuştur.

1- Hz. Fâtımâ şöyle der:

"Resulüllah (s.a.v.)'in Beni erkeklere özgü görevleri üstlenmek-
ten muaf tutmasından dolayı ne kadar sevindiğimi ancak Allah
bilir."252

2- İmam Câfer Sâdık (a.s.)'ın şöyle dediği rivayet edilir:
"Emir'ül-mü'minin eve odun, su getirir ve evi süpürürdü. Fâtımâ
(a.s.) da buğday öğütür, hamur yoğurur ve ekmek pişirirdi.").253




HZ. ALİ'NİN YANINDA ANLAYIŞLI EŞ: HZ. FÂTIMÂ / 1

Hz. Fâtımâ (a.s.) İslam davasına hizmet eden bir mücahit, bir
mürebbiye olduğu halde; bir kadın olduğunu hiçbir zaman unut-
mamıştır.

Bir kadın olarak eşine hizmetini aksatmamış, O'nun eksiklerini
kapamış, zor anlarında göğsünü yasladığı bir sığınak olmuştur.
Sakife toplantısının ardından yaşananlar bölümünde okuyaca-
ğınız gibi, eşi, herkesin karşısında titrediği bir kahraman olduğu
halde, O, eşini kendisini siper ederek müdafaa etmiştir. Öyle ki bu
savunmayı canı pahasına yapmış, aldığı darbeler neticesi bir daha
eski sağlığına kavuşamamış ve rıhletine sebep olmuştur.

Haksızlık karşısında sonuna kadar mücadele ettiğini ileriki bö-
lümlerde göreceğiz. Ancak bu kadar celalli bir yapıya sahip olma-
sına rağmen, eşinin bir sözü ile sakinleşebiliyor, O'nun dediğine
teslim olmasını da biliyordu.




HZ. ALİ'NİN YANINDA ANLAYIŞLI EŞ: HZ. FÂTIMÂ / 2

3- İki şefkatli eş olan Hz. Ali (a.s.) ile Hz. Fâtımâ (a.s.) evin iş-
lerini kendi aralarında taksim ettiler. Hz. Fâtımâ (a.s.) evin içinde-
ki; yani hamur yapmak, ekmek pişirmek, evi süpürmek gibi işleri
yapmayı üstlendi. Hz. Ali (a.s.) da odun getirmek ve yiyecek temin
etmek gibi evin dışındaki işleri üstlendi.

Bir gün Hz. Ali (a.s.) Hz. Fâtımâ (a.s.)'a şöyle dedi:

"Ya Fâtımâ, evde yiyecek bir şey var mı?"

Hz. Fâtımâ (a.s.): "Hayır! Allah'a and olsun ki, üç gündür ço-
cuklarım Hasan ve Hüseyin açtırlar. Kendim de bir şey yemedim."

Hz. Ali (a.s.): "Neden Bana söylemedin?"

Hz. Fâtımâ (a.s.): "Babam Resulüllah (s.a.v.), sizden bir şey is-
tememi nehyetmiştir ve buyurmuştur ki: Amcaoğlundan asla bir
şey isteme. Bir şey getirdiğinde al, aksi takdirde O'ndan bir şey
isteme!"




RESULÜLLAH EN ÇOK SEVDİĞİ İKİ KİŞİNİN DARGINLIĞINA DAYANAMAZDI

1- Hz. Ali (a.s.) ile Hz. Fâtımâ arasında bir tartışma olmuştu. Bu
tartışmadan hemen sonra Allah Resulü (s.a.v.) onların ziyaretine
gelmişti. O'na bir şey belli etmemeye çalışıyorlardı.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için bir sergi serdiler. Allah Re-
sulü (s.a.v.) o sergiye uzandı. O sırada Hz. Fâtımâ (a.s.) Babasına
sığınırcasına Allah Resulü'nün (s.a.v.) yanına sokuldu. O'nu gören
Hz. Ali (a.s.) da diğer yanına sokuldu.

İkisi arasında bir kırgınlık olduğunu hisseden Allah Resulü
(s.a.v.), Hz. Ali (a.s.)'ın elini tutarak göğsünün üzerine koydu. Hz.
Ali (a.s.) ile Hz. Fâtımâ (a.s.)'ı barıştırıncaya kadar öylece kaldı.




EHL-İ BEYT VE GÖZBEBEKLERİ HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN'İN DÜNYAYI TEŞRİFLERİ

1- Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki:

"Hasan doğduğunda adını Harb verdim. Peygamber (s.a.v.) ya-
nımıza gelip buyurdu ki:

'Bana oğlumu gösteriniz. O'na ne adını verdiniz?'

Ben dedim ki: 'Adını Harb verdim.'

Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: 'Hayır bu ad O'nun ismi değildir.
O'nun adı Hasan'dır.'

Hüseyin (a.s.) doğduğunda da adını Harb verdim. Peygamber
(s.a.v.) bize gelip buyurdu ki: 'Bana oğlumu gösteriniz. Oğluma ne
adını verdiniz?'




HZ. FÂTIMÂ, HZ. ALİ, HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN RESULÜLLAH'IN EHL-İ BEYT'İDİR

Bugün Resulüllah (s.a.v.)'in Ehl-i Beyt'i üzerinde müthiş bir
karartma vardır. İslam'ı ve sünneti anlamada tek önder olan Ehl-i
Beyt'i devre dışı bırakmak, aslında Resulüllah (s.a.v.)'i devre dışı
bırakmak demektir.

Ehl-i Beyt Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayette ve Resulüllah'ın
hadislerinde övülmüş, önemine dikkat çekilmiştir.

Ehl-i Beyt kelime anlamı olarak "ev halkı" mânâsına gelse de,
Kur'an ve hadislerde kullanılan mânâsı dikkate alındığında, Re-
sulüllah (s.a.v.)'e en yakın olanlar, O'nun mahremini paylaşanlar
anlamındadır.

Hz. Fâtımâ (a.s.), Hz. Ali (a.s.), Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin
(a.s.) gerçekten de Resulüllah (s.a.v.)'in hayatı boyunca en yakın-
ları olmuştur.






 1   2   3   4   5   6   7   8   9 
X