ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






'ÖNCE KOMŞU, SONRA İNSAN' DİYEN ANNE

İmam Hasan-ı Mücteba (a.s.) şöyle buyuruyor: "Annem Zehra
(a.s.)'ın, Cuma akşamı sabaha kadar âlemlerin Rabbine ibadet et-
tiğini gördüm; sabah şafak sökünceye kadar daima rükû ve secde
halindeydi.

Mü'minlerin tek tek isimlerini zikredip onlara dua ediyordu fa-
kat kendisi için hiç dua etmedi.

Bu durumu görünce; "Anneciğim, neden kendin için dua etmi-
yorsun?" diye sordum.

Annem cevaben şöyle buyurdular: "Önce komşu, sonra ev (in-
sanın kendisi!)."152




HZ. FÂTIMÂ'NIN ENGİN MERHAMETİ

1- Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Hüseyin (a.s.)'ın şehit olacağını
ve çekeceği diğer musibet ve sıkıntıları kızı Hz. Fâtımâ (a.s.)'a ha-
ber verdiğinde Fâtımâ (a.s.) çok ağladı ve şöyle dedi:

"Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vukû bulacaktır?"

Peygamber (s.a.v.): "Ben, Sen ve Ali dünyada olmadığımız bir
zamanda" buyurdular.

Fâtımâ (a.s.) bu sözü duyunca ağlaması daha çoğaldı. Sonra:

"Kim Hüseyin'ime ağlayacak ve O'nun için yas tutacaktır" dedi-
ğinde de Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:

"Fâtımâcığım! Ümmetimin kadınları, Ehl-i Beyt'imin kadınları-
na, erkekleri de erkeklerine ağlayacaklar. Her yıl O'nun yasını ye-
nileyecekler (canlandıracaklar), kıyamet günü olduğunda Sen ka-
dınlara şefaat edeceksin, Ben de erkeklere. Kim Hüseyin'in sıkıntı
ve musibetine ağlamış olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz.
Fâtımâcığım! Kıyamet günü Hüseyin'in musibetine ağlayan göz
dışında bütün gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaş-
mak için gülecektir."153




HZ. FÂTIMÂ'NIN DUASININ KABUL OLMASI

İki eli, iki ayağı kesilmiş ve her iki gözü de çıkmış olan bir adam;
"Allah'ım beni ateşten koru" diye feryad ediyordu.

Bir şahıs ona; "Senin için bir ceza kalmadığı halde yine de
Allah'ın seni ateşten korumasını mı istiyorsun?" dediğinde o adam
şöyle dedi:

"Ben Kerbela'da idim. İmam Hüseyin (a.s.) öldürüldüğünde,
O'nun üzerinde değerli bir şalvar ve kuşağın olduğunu gördüm,
bütün elbiseleri yağmalanmıştı, sadece üzerinde bir şalvar kalmıştı.
Hüseyin (a.s.)'ın bedenine doğru yaklaştım, o kuşağı açmak is-
tediğimde, elini kaldırıp onun üzerine koydu! Elini kenara iteme-
dim, bu yüzden elini kestim.

Yine o kuşağı açmak istediğimde bu defa sol elini o kuşağın üze-
rine koydu! Her ne yaptımsa elini onun üzerinden kaldıramadım.
Bundan dolayı sol elini de kestim. Yine de o kuşağı açmak istedim,
bu anda zelzelenin korkunç sesini duydum! Korkarak kenara çe-
kildim, geceleyin şehitlerin parça parça olan bedenlerinin yanında
yattım.




HZ. FÂTIMÂ TARİHTE EN ÇOK AĞLAYAN BEŞ KİŞİDEN BİRİDİR

1- İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki: "Çok ağlayanlar beş kişi-
dir: Hz. Adem (a.s.), Hz. Yâkub (a.s.), Hz. Yusuf (a.s.), Hz. Fâtımâ
(a.s.) ve İmam Zeyn'el Abidin (a.s.)'dır. Hz. Resulüllah (s.a.v.)'in
rıhletinden sonra Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın ölünceye kadar bir daha gül-
düğü görülmemiştir. Hatta öyle çok ağlamıştır ki, Medine halkı
O'nun ağlamasından rahatsız olarak: 'Çok ağlamanla bizi rahatsız
ediyorsun' demeye başladılar. Hz. Fâtımâ (a.s.) onların bu sözlerin-
den dolayı Uhud şehitlerinin mezarlarına doğru gidip orada ağlaya-
rak evine dönüyordu."156




HZ. FÂTIMA CÖMERTLİKTE EN ÖNDE İDİ

Cabir İbn-i Abdullah El-Ensari şöyle diyor: "Bir gün ikindi na-
mazını Peygamber (s.a.v.) ile birlikte kıldık. Ashab Peygamberimi-
zin etrafında oturmuşlardı. Aniden eski bir elbise giymiş olan, ih-
tiyarlıktan ve güçsüzlükten ayakta duramayan bir adam Resulüllah
(s.a.v.)'in huzuruna vardı.

Resulüllah (s.a.v.) ona dönüp halini sordu. Cevaben şöyle dedi:

'Yâ Resulallah! Açım, beni doyur; çıplağım, bana bir elbise bağış-
la; fakirim bana bir şey ver.'

Resulüllah (s.a.v.) buyurdular ki: 'Benim şimdi bir şeyim yoktur.
Ama bir hayra kılavuzluk yapan, o işi yapan kimse gibidir, git öyle
bir kimsenin evine ki Allah ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de
O'nu sever ve Allah'ı kendisine tercih eder, git kızım Fâtımâ'nın
evine, (umarım) sana yardım eder.'

Resulüllah (s.a.v.) daha sonra Bilal'e şöyle buyurdu: 'Ya Bilal,
kalk bu güçsüz kişiye Fâtımâ'nın evini göster.'




PEYGAMBERİMİZİN HZ. FÂTIMÂ'YA OLAN SEVGİSİ HANIMLARI NAZARINDA DA BİLİNİRDİ

Resulüllah (s.a.v.)'in eşleri zaman zaman aralarında meydana
gelen tartışmaları aktarması için Hz. Fâtımâ (a.s.)'ı elçi olarak va-
zifelendirirlerdi.

Hz. Peygamberin (s.a.v.) O'na olan sevgisini bildikleri için
O'ndan yardım isterlerdi.

Böyle bir konu da Hz. Aişe hakkındadır. Resulüllah (s.a.v.)'in
Hz. Aişe'nin yanında daha fazla durması ile ilgili olarak Hz. Fâ-
tımâ (a.s.)'dan yardım istediler.




HZ. FÂTIMÂ'NIN İSİMLERİ / 1

Fâtımâ, Zehra, Betül, Fâtımât'ül-Kübra, Sıddıka, Mübareke,
Tahire, Merziyye, Raziye, Muhaddese, Ümmü Ebiha, Ümmü'l-
Eimme'dir.

FÂTIMÂ:

Hadisle sabittir ki, Fâtımâ isminin kendisine konulmasını Ce-
nab-ı Hak istemiştir. Bu istek Hz. Fâtımâ ve O'ndan olacakların
ateşten uzak olacaklarını belirtmektedir.

1-Hz. Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Fâtımâ! Seni neden
Fâtımâ diye adlandırdım, biliyor musun?" Dedim ki: "Ya Resulal-
lah! Neden böyle adlandırdınız?" Buyurdu ki: "Allah Teala kıya-
met günü Seni ve neslini cehennemden uzaklaştıracaktır."160




HZ. FÂTIMÂ'NIN İSİMLERİ / 2

MÜBAREKE:

Hz. Fâtımâ cennet kadınlarının efendisi, Hz. Muhammed
(s.a.v.)'in soyunu devam ettiren kişidir. İslam'ın bugünlere taşındı-
ğı ana kaynak olan imamların mübarek annesidir.

Kur'an-ı Kerim'de, Kevser Sûresi ile O'nun bereketi ve hayrı
anlatılmıştır.

Cenab-ı Hak, Kevser Sûresi'nde: "Ey Muhammed, şüphesiz Biz
Sana Kevser'i verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
Doğrusu asıl ebter (soyu kesik) olan kin duyandır" buyurmuştur.
Bilindiği gibi Resulüllah oğlu Kâsım'ın vefatından kısa bir süre
sonra Abdullah'ı da kaybetmiştir. Hz. Peygamberin bu acılı ha-
linden yararlanmak isteyen müşrikler, sevinç içinde idiler. Hatta
içlerinden Ebu Cehil ve As b. Vail işi daha da ileri götürerek "Ar-
tık Muhammed ebterdir, soyu kesilmiştir" diye alay edecek kadar
küstahlaşmışlardır. İşte Kevser Sûresi Resulüllah'ın bu acılı halini
teskin etmek için nâzil olmuştur. Ve "Kevser" ifadesi Hz. Fâtımâ
için kullanılmıştır.




HZ. FÂTIMÂ'NIN RESULÜLLAH İLE MEDİNE'YE HİCRET ETMESİ / 1

Mekke'den Medine'ye hicret hadisesi Bi'set'in 13. yılında ger-
çekleşmiştir.

Resulüllah hareket edecekleri gece, Hz. Ali'ye (r.a.) "Yatağımda
yat uyu. Üzerin örtülü olsun! Sakın korkma. Sana hiçbir zarar vere-
meyecekler" buyurarak Kendi yatağına yatmasını emretti.

Hz. Ali Resulüllah'da bulunan emanetleri teslim edecek ve
O'nun borçlarını ödeyecekti.

İbn'ul-Esir Usd'ül-Gabe adlı eserinde bu hadise ile ilgili olarak
şunlar yazmaktadır:

"Resulüllah (s.a.v.) Medine'ye hicret edeceği zaman Kendi yeri-
ne Ali bin Ebi Tâlib'i bırakmıştır. Yola çıkacağı zaman Ali (a.s.)'a
şöyle buyurmuştur: 'Yeşil örtüm ile örtün ve onlardan Sana inşal-
lah hiçbir kötülük erişmez.'




HZ. FÂTIMÂ'NIN RESULÜLLAH İLE MEDİNE'YE HİCRET ETMESİ / 2

Sonra Ali develeri daha yumuşak bir şekilde sürmeye başladı.
Hz. Ali yola devam etti. "Dacnan" denilen yere vardıklarında peş-
lerine düşenler onları yakaladılar. Bunlar Kureyş'in en cesur atlı-
larından yedi kişiydiler. Yüzlerini kapatmışlardı. Sekizincileri ise,
Haris b. Ümeyye'nin azatlısı Cenah adlı biriydi.

Cenah cesur ve atılgan biri idi. Atlıları gördükten sonra İmam
Ali, Eymen'e ve Ebu Vakid'e dönüp şöyle dedi: "Develeri yatırın
ve ayaklarını bağlayın." Kendisi de öne çıkarak kadınların inmesi-
ne yardımcı oldu.

Atlılar iyice yaklaştılar. Hz. Ali kılıcını çekerek onları karşıladı.
O'na doğru hareket ederek şöyle dediler:

"Kadınları alarak kurtulacağını mı sandın? Dön! Seni babası
ölesice seni."




HZ. FÂTIMÂ'NIN HZ. ALİ İLE EVLENMESİ

Hz. Fâtımâ evlilik yaşına geldiğinde sahabenin önde gelenlerin-
den ve Kureyş'in zenginlerinden pek çok tâlibi oldu.

Hz. Fâtımâ hem iyi bir aileden geliyordu hem de bizzat
Resulüllah'ın terbiyesinde yetişmişti. Hz. Peygamber sahabenin
içinde dahi O'nun üstün faziletlerini övmekten kaçınmazdı.

Bunların yanı sıra, bulunduğu toplumda güzelliği ile de dikkat
çekiyordu.




HZ. ALİ'NİN EVLENME NİYETİNİ AÇIKLAMASI/ 1

Bu bazı kitaplarda yer alan bir konudur. Bazı eserlerde ise Pey-
gamberin (s.a.v.) aldığı ilahi bir emirle Ali (a.s.)'ı yanına çağırarak
Kendisinin bu nikah akdini hemen gerçekleştirdiği yer almaktadır.
Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir evlenme tekliflerini birkaç kez tek-
rarlamalarına rağmen olumlu cevap alamadıklarından Resulüllah'ın
teklif yapması için beklediği biri olduğunu düşündüler.

Hz. Ali'nin Hz. Fâtımâ'ya tâlib olması farklı şekillerde rivayet
edilmiştir.

Bunlardan biri, Selman-ı Farisi'nin rivayetidir:

Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir ve Sa'd ibn-i Meaz Hz. Ali ile konuş-
mak maksadıyla Ali (a.s.)'ı aramaya başladılar. Ama Ali'yi evinde
bulamadılar. Ensar'dan birinin hurmalığında su çıkardığını öğre-
nince derhal yanına gittiler.






 1   2   3   4   5   6   7   8   9 
X