ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






HZ. ALİ'NİN EVLENME NİYETİNİ AÇIKLAMASI/ 2

Allah Senin aracılığınla ve Senin elinle Beni doğru yola iletti.
Allah'a yemin ederim ki, Sen ya Resulallah, dünya ve ahiret hazi-
nem ve zahiremsin. Allah'ın Benim pazumu Seninle güçlendirme-
sinin yanında, bir evimin kendisiyle huzur bulacağım bir eşimin
olmasını istedim. Sana kızını istemek için geldim. Kızın Fâtımâyı
Senden istiyorum. Beni Fâtımâ ile evlendirir misin ya Resulallah?"
Resulüllah (s.a.v.)'in yüzü sevinçten ve memnuniyetten parladı.
Fâtımâ'nın yanına gitti ve şöyle dedi: "Ali Seni istiyor. Sen O'nu
tanıyorsun."

Hz. Fâtımâ sustu. Peygamberimiz (s.a.v.), "Allahuekber! Sus-
ması kabul etmesi anlamına gelir" dedi. Dışarı çıktı ve Fâtımâ'yı
Ali ile evlendirdi." 178




HZ. FÂTIMÂ VE HZ. ALİ'NİN EVLİLİĞİ İLAHİ EMİRLE GERÇEKLEŞMİŞTİR

Kureyş'in zenginleri ve sahabilerin önde gelenleri Hz. Fâtımâ'yı
istedikleri halde Resulüllah'ın seçtiği damat Hz. Ali olmuştu. Hz.
Ali zahirde fakir olduğu için Hz. Peygamberin bu kararı çok konu-
şulmuştu. Hz. Peygamber pek çok kere bu evlilikte Kendi tercihi-
nin olmadığını açıklamıştır.

1- Hüseyin bin Halid, İmam Rıza'dan, O da değerli cedlerinden,
onlar da Hz. Ali (a.s.)'dan şöyle rivayet etmektedir:

"Resulüllah (s.a.v.) Bana şöyle buyurdular: 'Ey Ali! Fâtımâ'nın
evliliğinden dolayı Kureyş'ten bir grup Beni kınadılar ve 'Biz O'nu
Senden istedik ve Sen bizi reddedip O'nu Ali'ye verdin' dediler.
Onlara şöyle dedim: Allah'a and olsun Ben sizi kendiliğimden red-
dedip O'nu Ali'ye vermedim, bilakis Allah -azze ve celle- O'nu
Ali'ye nikahlayarak sizleri mahrum bırakmıştır."




EVLİLİK AKDİ İLK ÖNCE MELEKÛT ÂLEMİNDE GERÇEKLEŞMİŞTİR / 1

1- Câbir bin Semure şöyle diyor: "Resulüllah (s.a.v.) şöyle bu-
yurdu: Cebrail Bana dedi ki: Ey Muhammed! Yüce Rab Sana se-
lam gönderiyor. Fâtımâ'yı Ali'ye nikahladı ve bunu yapmak için
Beni görevlendirdi. Bu yüzden akdi Ben okudum, Allah-u Teala da
veliydi."184

2- Enes şöyle diyor: "Resulüllah (s.a.v.)'e vahiy indiği bir anda
yanındaydım ki kendinden geçti. Kendine geldiğinde şöyle buyur-
du: 'Ey Enes! Cebrail'in Arş sahibinden (Allah-u Teala'dan) ne ge-
tirdiğini bilir misin?'

Ben, 'Allah ve Resulü daha iyi bilirler' dedim.

'Bana Fâtımâ'yı Ali ile nikahlamamı emretti.'

Daha sonra Resulüllah (s.a.v.) Enes'i Muhacir ve Ensar'dan ba-
zılarını çağırması için gönderdi. Toplandıklarında şöyle buyurdu:




EVLİLİK AKDİ İLK ÖNCE MELEKÛT ÂLEMİNDE GERÇEKLEŞMİŞTİR / 2

4- İbn-i Şehr Aşub şöyle diyor: "Bazı kitaplarda Rahil'in Beyt'ül
Mamur'da, yedi kat olan gök ehlinden bir kalabalığın içinde (Fâ-
tımâ ve Ali'nin evlilik akdini) şöyle okuduğu geçer:

'Evvellerin evvelliğinden önce evvel olan ve âlemdekilerin yok
oluşundan sonra Bâki kalan Allah'a hamd olsun. Bizleri ruhanî me-
lek karar kıldığı ve Rablığını ikrar etmemizden dolayı O'nu överiz.
Bize bağışladığı nimetlere şükredenleriz, bizleri günahlardan sak-
ladı, ayıplardan gizledi, göklerine yerleştirdi, ilahi mevkiine yak-
laştırdı, şehvetlere meyletmekten sakladı, rağbetimizi Kendisini
takdis ve tesbih etmekte karar kıldı. O rahmetini yayandır, nimetini
bağışlayandır. Yeryüzündeki müşriklerin şirk koştuklarından mü-
nezzehtir. O, dinsizlerin yalanlarından da azametiyle yücedir.'

Daha sonra bir söz söyledi ve şöyle devam etti:




HZ. FÂTIMÂ'NIN MEHRİ KONUSU / 1

Hz. Fâtımâ'nın mehir miktarı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır.

1- İbn-i Abbas Resulüllah (s.a.v.)'in Ali (a.s.)'a şöyle buyurdu-
ğunu nakleder:

"Ey Ali! Allah Fâtımâ'yı Sana nikahladı ve yeryüzünü O'nun
mehri karar kıldı. Bu yüzden her kim O'nun üzerinde Sana buğze-
derek yürürse, haram olarak yürümüştür." 189

2- İmam Sâdık (a.s.)'dan nakledilen bir hadiste Fâtımâ (a.s.)'ın
Resulüllah (s.a.v.)'e şöyle buyurduğu yer almaktadır:

"Beni değersiz bir mehir karşılığı evlendirdin." Resulüllah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: "Seni Ben evlendirmedim, bilakis Seni gök-
ten Allah evlendirdi. Yer ve gökyüzü ayakta kaldığı sürece dünya-
nın beşte birini Senin mehrin kıldı."190




HZ. FÂTIMÂ'NIN MEHRİ KONUSU / 2

"Ya Bilal! Al bu parayı, çarşıya çık, biraz gül yağı, gül suyu al.
Geri kalan para ile de bal al ve mescidin bir kenarında temiz bir kab
içerisinde su ile ezin. Bal şerbeti yapın ki, nikah kıyıldıktan sonra
içelim. Ensar ve Muhacirler'den mevcut bulunan ashabımı mesci-
de davet et ve Fâtımâ-i Zehra ile Ali'nin nikahlarının kıyılacağını
halka ilan et." 195

Resulüllah nikah kıyılacağı zaman şu hutbeyi okumuştur:

"Bütün hamd ve şükür, âlemlerin Rabbına ait ve layıktır ki, O,
ilahi nimetleriyle öğülen, sonsuz kudretiyle tapılan, ezeli saltana-
tıyla boyun eğilen, azabından kendisine sığınılan ve ilahi emri yer-
lerde ve göklerde hâkim olan Zattır.




HZ. FÂTIMÂ'NIN ÇEYİZİ

Hz. Peygamber 400 heceri siyah dirhem olan mehri aldıktan
sonra, Hz. Ebu Bekir, Selman-ı Farisi ve Bilal-i Habeşi'yi yeni ev
için eşya almakla görevlendirdi.

Kaynaklar Hz. Fâtımâ'nın çeyizinin son derece sade olduğunu
anlatmaktadır.

1- Yedi dirhem değerinde bir gömlek
2- Dört dirhem değerinde bir başörtüsü
3- Hayber malı siyah bir kadife
4- Üzeri kaytan türü iplerle örtülüp bağlanmış bir divan
5- Mısır keteninden mamul, birinin içi lifle, öbürünün ise yünle
doldurulmuş iki döşek
6- İçleri izhirden (bir çeşit kokulu bitkiden) doldurulmuş Taif
derisinden dört yastık




HZ. FÂTIMÂ İLE HZ. ALİ'NİN DÜĞÜN GECESİ / 1

Nikah kıyıldıktan hemen sonra düğün yapılmamıştır. Hz. Ali'nin
rivayetlerine göre yaklaşık bir ay Hz. Fâtımâ Baba evinde kalmaya
devam etmiştir.

Hz. Fâtımâ ile Hz. Ali'nin düğünleri hicretin 2. yılında Zilhic-
ce ayında gerçekleşti. O tarihte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz.
Aişe'yi nikahlayalı 4.5 ay olmuştu.

Bu süre içinde Hz. Ali (a.s.)'ın kardeşi Akil ile arasında şu ko-
nuşma geçmiştir:

Hz. Ali (r.a.) buyuruyor ki:

Fâtımâ-i Zehra ile nikahım kıyıldıktan sonra epey bir müddet
utandığımdan Resulüllah (s.a.v.)'in yüksek huzuruna varamamış
ve yüzüne bakamamıştım. Bir gün kardeşim Akil b. Ebi Tâlib
Bana gelerek dedi ki: "Kardeşim Ali! Ben anamız Fâtımâ bint-ü
Esed'den doğdum doğalı, senin Fâtımâ-i Zehra ile nikahlanışına
sevindiğim kadar hiçbir zaman hiçbir şeye sevinmemişimdir. Fa-
kat henüz düğününüz olmadı. Eğer bunu görürsem artık gözüm
açık gitmeyecektir."




HZ. FÂTIMÂ İLE HZ. ALİ'NİN DÜĞÜN GECESİ / 2

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz cevaben: "Evet, bugün düğünü-
nüz inşallah olacaktır" deyince Benim içimde bir heyecan ve se-
vinç meydana geldi.

Bunun üzerine benim zırhımın bedelinden Ümmü Seleme'ye
(r.anha) bıraktığı paradan 10 dirhem gümüşü ondan istedi, alıp
Bana verdi ve: "Ya Ali! Bu parayı al git, biraz hurma, biraz tereya-
ğı, biraz da süzülmüş yoğurt al" buyurdular.

Ben de gittim, çarşıdan bunların hepsini aldım ve Hz. Peygam-
berin huzuruna getirdim, Ulu Peygamber bizzat kollarını sıvadı,
bir sofra getirdiler, üzerinde hurma ve tereyağını mübarek elleri
ile ezip yoğurdular. Sonra "keş" dedikleri o yoğurtla karıştırdı ki,
buna da "hays" derler. Onu güzelce bir tepsiye koydu ve sofranın
etrafına parça parça arpa ekmekleri dizdi.




HZ. FÂTIMÂ İÇİN HAZIRLANAN DÜĞÜN ODASI / 1

Resulüllah (s.a.v.) düğün gecesi için, bazı rivayetlerde Ümmü
Seleme'nin odasının hazırlanmasını emretmişti.204

Hanımlarından Hz. Aişe ve Ümmü Seleme'ye (r.anhüma): "Gi-
diniz, amcamoğlu Ali b. Ebi Tâlib'in evinin tabanına kum döşeyi-
niz, sonra da Fâtımâ'yı süsleyip donatınız" diye emir buyurdular.

Diğer bazı rivayetlere göre ise, Hz. Ali'ye kendisine bir ev tut-
masını emretmişti. Düğün için bu evi hazırladılar.205

Onlar da Bahta'dan ince kum getirip evinin tabanının iyice
döşediler.

Hz. Aişe diyor ki: "Hz. Ali'nin evinde iki döşek vardı. İçleri katı
katı lifle dolu idi. Biz Ümmü Seleme ile onları kendi ellerimizle
güzelce dikleyip kabarttık ve evin bir tarafına güzel bir yatak ha-
zırladık. Sofrayı da güzelce tertipleyip tamamladık. Hz. Fâtımâ'nın
zahmet ve külfetten, israf ve ölçüsüzlükten uzak, bereket dolu dü-
ğünü gibi mütevazı ve samimi hiçbir düğün görmedim." 206




HZ. FÂTIMÂ İÇİN HAZIRLANAN DÜĞÜN ODASI / 2

Peygamberimiz abdest aldı ve suyun üzerine ağzından sular
serpti ve: "Gel kızım, önümde dur" dedi, Hz. Fâtımâ da gelip dur-
du. Peygamberimiz (s.a.v.) o suyun bir kısmını Hz. Fâtımâ'nın ön
tarafına diğer kısmını da arka tarafına yere döktükten sonra:

"Allah'ım! O'nu ve neslini şeytanın kötülüklerinden Sana ıs-
marlarım" diyerek dua buyurdu. Sonra da Hz. Ali'den su istedi.

Aynen Hz. Ali'nin ön ve arka taraflarına suyu yere döktükten son-
ra: "Allah'ım! O'nu ve neslini şeytanın kötülüklerinden Sana ıs-
marlarım. Allah'ın adı ve bereketi ile ailenin yanına git" diye O'na
da dua buyurdu. Sonra mübarek ellerini kaldırdı: "Allah'ım! Onla-
rı ve nikahlarını mübarek eyle" buyurdu. Euzu besmele ile İhlas-ı
Şerif'i, Felak ve Nas sûrelerini okuyup geri döndüler.

Bir rivayete göre de, "Allah'ım! Onların nikahını mübarek eyle,
onlara ve hatta onlardan gelecek nesillere de ilahi bereketlerini bol
ve geniş kıl" buyurmuşlardır.211




HZ. HATİCE DÜĞÜN GECESİNDE DE ANILMIŞTI

Peygamberimiz Hz. Fâtımâ ve Hz. Ali'nin yanından çıkacağı sı-
rada bir kadının içeride olduğunu gördü. Dedi ki: "Kimsin?" Dedi
ki: "Esma", dedi ki: "Çıkmanı emretmedim mi?" Esma diyor ki:

"Evet, ya Resulallah. Anam babam Sana feda olsun. Benim ama-
cım Senin emrine karşı çıkmak değildir. Fakat ben Hatice'ye bir
söz vermiştim. Hatice ölüm döşeğindeyken ağladı. O'na, 'Dünya
kadınlarının efendisi ve Peygamberin (s.a.v.) eşi olduğun, Hz.
Peygamber (s.a.v.) tarafından cennetle müjdelendiğin halde ağlı-
yor musun?' dedim. Dedi ki: 'Bunun için ağlamıyorum. Fakat zifaf
gecesi bir kadın sırlarını açacağı başka bir kadına ihtiyaç duyar.

İhtiyaçlarını gidermek için ondan yardım ister. Fâtımâ henüz ço-
cuk denecek yaştadır. Zifaf gecesinde O'na yardım edecek birinin
bulunmamasından korkuyorum.' Dedim ki: 'Ey efendim, Sana söz
veriyorum. Eğer o zamana kadar yaşarsam, Senin yerine bu görevi
üstleneceğim.'






 1   2   3   4   5   6   7   8   9 
X