ehlibeyt.com internet
sitesinde yer alan tüm
içerikler 'ehlibeyt.com'
kaynak gösterilerek
kullanılabilir.






HZ. FÂTIMÂ'NIN DÜNYAYI TEŞRİFİ

Hz. Hatice doğum sancıları sıklaştığı zaman komşularını ve
Haşimoğulları'nın kadınlarını yardıma çağırdı. Ancak Hz. Muham-
med ile olan evliliğini bahane ederek O'nu boykot eden kadınlar
doğumuna da gelmeyeceklerini haber verdiler.
Böyle bir anda Cenab-ı Hak O'nu yalnız bırakmadı. Allah'ın
melekleri ve insanlık tarihinin dört büyük kadını O'na yardıma
gönderildiler.

1-"Ey Hatice! Üzülme, biz Rabbin tarafından Sana gönderil-
miş elçileriz. Biz Senin kardeşleriniz. Ben Sâre, bu da Mezahim
kızı Asiye'dir. O Senin cennetteki arkadaşındır. Bu da İmran kızı
Meryem'dir. Bu ise, Musa b. İmran'ın (a.s.) kızkardeşi Gülsüm'dür.
Senin doğum esnasında çekeceğin zorlukları hafifletmek için Allah
bizi Sana gönderdi."

Böylece Hz. Hatice'nin biri sağında, biri solunda, biri önünde,
biri de arkasında oturdu. Derken temiz ve pak olarak cennet gülü
Hz. Fâtımâ doğdu.




HZ. FÂTIMÂ'NIN DOĞUM TARİHİNE DAİR GÖRÜŞLER

Hz. Fâtımâ'nın doğum tarihi ile ilgili olarak Şii ve Sünni âlimler
arasında farklı görüşler vardır.

Sünni âlimlere göre Hz. Fâtımâ, Bi'set'ten beş yıl önce doğmuştur.
Taberi "Zehairü'l-Ukba" adlı eserde şöyle rivayet ediyor:

"Fâtımâ, Kureyş'in, Kâbe evini yapmakla meşgul oldukları yıl-
da dünyaya geldi ve o vakit Resulüllah (s.a.v.) 35 yaşındaydı."40
Abdurrahman İbn-i Cevzi "Tezkiretü'l-Havas" isimli eserinde
şunları yazıyor:

"Tarih yazarları Fâtımât'üz-Zehra'nın, Kureyş'in Mescid'ül-
Haram'ı yapmakla meşgul oldukları yılda yani Bi'set'ten beş yıl
önce doğduğunu kaydetmişlerdir."41




HZ. FÂTIMÂ'NIN ÇOCUKLUĞU

Hz. Hatice, Hz. Cebrail'in Resulüllah aracılığıyla Hz. Fâtımâ
hakkında getirdiği müjdeyi hiç unutmadı ve yavrusuna büyük bir
özenle ve dikkatle bakıyordu.

Hz. Fâtımâ'nın çocukluk dönemini anlatmadan önce O'nun
doğduğu yıllarda Arap Yarımadası'ndaki hayat tarzını hatırlamak
gerekir.

Cahiliye dönemi olarak adlandırılan bu dönemde puta tapan
insanlar Kâbe'yi putlarla doldurmuşlardı. Arap geleneklerine
körü körüne bağlılığın yanında, topluma yön veren en önemli et-
ken kabilecilikti. Bir kabileye mensup olan kişi her ne pahasına
olursa olsun korunurdu. Hatta denilebilir ki, kabilecilik Arabistan
Yarımadası'nda o kadar etkilidir ki, Hz. Peygamberin rıhletinden
hemen sonra İslam kardeşliğiyle yarışır duruma gelmiştir.
Halife olarak Hz. Ebu Bekir'in seçilmesinde Ensâr'a karşı kul-
lanılmış ve Hz. Ali'nin seçilmemesinde de bir neden olarak kendini
göstermiştir.




3 YIL SÜREN BOYKOT DÖNEMİ VE HZ. FÂTIMA

Kureyşliler, açık davetin başlamasının ardından İslam'ın güç-
lenmesinden korkarak liderini öldürmeye karar verdiler.

Hz. Peygamberin (s.a.v.) amcası Ebu Tâlib, Resulüllah'ın içinde
bulunduğu tehlikeleri görerek O'nu, Haşimoğulları'ndan bir grupla
beraber "Şi'b-i Ebi Tâlib" denilen yere (Ebu Tâlib Mahallesi) yer-
leştirdi. Akrabalarından sadece Ebu Leheb O'nunla taşınmadı.
Bu mahallede oturanlar inançlarını çekinmeden itiraf ettikleri
için büyük bir boykotla karşılaştılar. Üç yıl süren boykot dönemin-
de mahallede şiddetli bir açlık ve kıtlık baş gösterdi. Öyle ki, bu
dönemde inananlar ağaç yapraklarını ve kuru deri parçalarını ateşte
ısıtarak yeme noktasına gelmiştir.




ANNESİ HZ. HATİCE'NİN VEFATI

Bi'set'in 10. yılı İslam tarihçileri tarafından 'Hüzün Yılı' ola-
rak adlandırılır. Bu yıl Resulüllah Efendimiz, hem hanımı Hz.
Hatice'yi, hem de amcası Ebu Tâlib'i kaybetmiştir.

Boykotun sona ermesinin hemen ardından Efendimiz, Hz.
Hatice'yi kaybetti. Hz. Hatice O'nun hanımı olmasının yanında,
İslam yolunda malını ve canını O'ndan esirgemeyen büyük bir
mü'mine idi.

Keza amcası Hz. Ebu Tâlib de Kureyş'in tüm eziyetlerine karşı
O'nun en büyük desteği, koruyucusu olmuştu.

Peygamberimiz, Ebu Tâlib'in vefatı ile ilgili şunları dile getir-
mişti:




HZ. FÂTIMÂ'NIN HZ. PEYGAMBERE OLAN BENZERLİĞİ

Hz. Fâtımâ Resulüllah'ın ilgisi ve terbiyesi ile yetişiyordu. Ve
büyüdükçe vücut olarak O'na en benzeyen kişi oldu.
Sahabesinin içinde, O'nun fikirlerini en iyi anlayan ve İslam'ı
hayatına en güzel şekilde geçiren kişi de Hz. Fâtımâ oldu.
Pek çok hadisle sabittir ki, Hz. Fâtımâ Resulüllah'a en çok ben-
zeyen insandır.

1- Tirmizi'de Hz. Aişe'den şöyle rivayet edilmiştir:

"Ben Resulüllah'ın (s.a.v.) kızı Fâtımâ kadar; oturup kalkma-
sında, davranış, tutum ve vakarında Resulüllah'a benzeyen birisini
görmedim."53

2-Ahmed ibn Hanbel, Enes bin Mâlik'den şöyle rivayet eder:

"Hiç kimse Hasan bin Ali ve Fâtımâ kadar, Resulüllah'a
benzemiyordu."54




BABASI İLE ARASINDAKİ SEVGİ VE MUHABBET ÇOK FARKLI İDİ / 1

1- Ebu Nuaym, Hilyetü'l-Evliya'da Ebu Sa'leb El-Haşeni'den
şöyle rivayet etmektedir:

"Resulüllah (s.a.v.) yolculuktan döndüğünde mescitte iki rekat
namaz kılmayı severdi. Mescitten çıktıktan sonra hanımlarının ya-
nına gitmeden önce mutlaka Hz. Fâtımâ'yı (a.s.) görmeye giderdi.58
Resulüllah (s.a.v.) yine savaşlardan birinden dönmüştü, mescide
gidip iki rekat namaz kıldı; sonra da Hz. Fâtımâ'yı görmeye gitti.
Fâtımâ (a.s.) Resulüllah'ı karşılayarak yüzünü ve gözlerini öpmeye
ve ağlamaya başladı.

Resulüllah (s.a.v.), "Seni ağlatan nedir?" diye sordu. Fâtımâ,
"Senin renginin sarardığını görüyorum" dedi.




BABASI İLE ARASINDAKİ SEVGİ VE MUHABBET ÇOK FARKLI İDİ / 2

6- Fâtımâ (a.s.) şöyle buyuruyor:

"Peygamberin çağırmasını kendi aranızda, bir kısmınızın bir
kısmını çağırması gibi saymayın"64 ayeti indiğinde Ben artık Ba-
bama "Baba" diye hitap etmiyordum, 'ya Resulallah' diyordum.
Birkaç defa O'nu böylece çağırdım fakat cevap vermedi. Daha
sonra şöyle buyurdu:

"Fâtımâcığım bu ayet Senin ve evlatların hakkında nâzil olma-
mıştır, sen bendensin, ben de sendenim. Bu ayet Kureyş'in mü-
tekebbirleri hakkında nâzil olmuştur. Sen Beni "baba" diye çağır,
Bana baba de... Çünkü böyle söylemen kalbimi diriltiyor ve âlem-
lerin Rabbini hoşnut ediyor."65

7- Hz. Aişe'den şöyle nakledilmektedir:

"Hz. Peygamber (s.a.v.) Fâtımâ'yı saçından çok öperdi."66




HZ. FÂTIMÂ RESULÜLLAH'IN BİR PARÇASIDIR / 1

Hz. Peygamber (s.a.v.) defalarca Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın Kendinin
bir parçası olduğunu ifade etmiştir.

"Parça" ifadesi, bazı hadislerde örneğini gördüğümüz gibi ger-
çekten babalık yönünü işaret etmektedir.

Ancak "parça" kelimesi ile asıl anlatılmak istenen bizce Hz. Fâ-
tımâ (a.s.)'ın Resulüllah (s.a.v.)'in düşüncelerini en iyi anlayan,
O'nun getirdiği kuralları hayatının her safhasında en iyi uygulayan
kişi olmasındandır.

Diyebiliriz ki, Hz. Fâtımâ (a.s.) Resulüllah (s.a.v.)'in kadın hâli-
dir. Sadece O'nda peygamberlik makamı yoktur.

1- Bir gün Resulüllah (s.a.v.) Fâtımâ (a.s.)'ın elinden tutarak
halkın yanına çıktı ve şöyle dedi:

"Şu kızı tanıyan tanıyordur. Tanımayan da bilsin ki O, Muham-
med (s.a.v.)'in kızı Fâtımâ'dır. O Benim bir parçamdır. Göğsümün
içindeki kalbimdir. O'nu inciten Beni incitmiş olur. Beni inciten de
Allah'ı incitmiş olur."69




HZ. FÂTIMÂ RESULÜLLAH'IN BİR PARÇASIDIR / 2

7- İslam Peygamberi, Hz. Fâtımâ (a.s.) hakkında şöyle buyur-
muştur:

"Kızım Fâtımâ (a.s), her iki cihan kadınlarının hanımefendisidir.
Fâtımâ, bedenimin bir parçasıdır.
Fâtımâ, gözlerimin nurudur.
Fâtımâ, kalbimin meyvesidir.
Fâtımâ, Benim ruhum ve canımdır.
Fâtımâ, insan şeklinde bir nurdur.
Fâtımâ, Allah karşısında ibadet mihrabında durduğu zaman, yıl-
dızların yeryüzündekilere nur saçtığı gibi O'nun vücudunun nuru
da gökyüzündekilere nur saçmaktadır. Allah Teala (o halde) melek-
lere şöyle buyuruyor: 'Ey meleklerim! Bakın Benim kulum (Fâ-
tımâ) Benim korkumdan nasıl da titriyor. Fâtımâ tüm vücuduyla
Bana itaat ediyor. Şahit olun ki, O'nun taraftarlarını cehennem ate-
şinden güvende kıldım."75




RESULÜLLAH HZ. FÂTIMÂ'NIN DÜNYAYA MEYLİNE ENGEL OLMUŞTUR

1- İmam Muhammed Bâkır (a.s.) şöyle buyuruyor:

"Peygamber (s.a.v.), sefere gitmek istediğinde Kendisiyle en son
veda ettiği şahıs Fâtımâ (a.s.) idi. Seferden döndüğünde de ilk önce
Fâtımâ (a.s.)'ı görmeye gidiyordu.

Hazreti Peygamber, seferlerinin birinde Fâtımâ (a.s.)'ın evine
vârid oldu ve Hz. Fâtımâ'nın, Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ın
kollarına gümüşten bir künye taktığını ve kapıya bir perde astığını
gördü. Sonra hayretler içinde onlara baktı ve her zamankinin aksi-
ne Fâtımâ (a.s.)'ın evinde durmaksızın hemen geri döndü.

Fâtımâ (a.s.) bu duruma üzüldü ve meseleyi anladı; işte bundan
dolayı perdeyi açtı ve Hasan ve Hüseyin'in künyelerini kollarından
çıkardı ve Hasan ve Hüseyin vesilesi ile onları Peygamberin (s.a.v.)
huzuruna gönderdi.




HZ. FÂTIMÂ RESULÜLLAH'I, KENDİ NEFSİNE VE ÇOCUKLARINA HER ZAMAN TERCİH EDERDİ / 1

1- Abdullah ibn-i Hamid, Cabir ibn-i Abdullah'dan rivayet et-
miştir ki:

"Resulüllah (s.a.v.) birkaç gün yemek yemeden geçirdi. Bu du-
rumdan meşakkate düşen Resulüllah (s.a.v.) (bir şey bulmak için)
hanımlarının evlerinde yiyecek bir şey aradı ama bir şey bulamadı.
Bunun üzerine Fâtımâ (a.s.)'ın yanına gelip, 'Kızım yiyecek bir
şeyin varsa getir yiyelim, ben açım' dedi.

Fâtımâ (a.s.): "Allah'a and olsun ki, bizde hiçbir şey yoktur'
diye cevap verdi.

Hz. Resulüllah (s.a.v.) oradan ayrıldığında, Hz. Fâtımâ'nın kom-
şusu iki tane ekmek ve biraz da eti Fâtımâ (a.s.)'a gönderdi. O da
onları alıp bir kabın içerisine bırakıp üzerini örttü.

Kendisi ve çocukları günlerce yemeğe muhtaç olmasına rağ-
men, 'Resulüllah'ı (s.a.v.) kendim ve yanımdakilere tercih edece-
ğim' dedi.






 1   2   3   4   5   6   7   8   9 
X